Fehmi Koru*
Muhalefete bravo vallahi; iktidar ne vakit sıkışsa onu rahatlatmanın bir yolunu muhalefet kesinlikle buluyor.
İktidarın son vakitlerde başını ağrıtan en değerli olay ne?
Ekonomik problemler, hayat pahalılığı?
Her yılbaşında olduğu üzere bu yıl da devlet hizmetlerine yüzde 100’ün üzerinde artırım yapılırken, memur ve emekli maaşlarına sadece %30 artırımla yetinilmesinin sebep olduğu rahatsızlıklar?
Seçim tarihinin erkene alınması gereği ve bunu gerçekleştirmede yaşanan badire?
“Aday aşikâr, karar net” sertliğinde ilan edilmesine karşın Cumhur İttifakı’nı zorlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adaylığı önündeki anayasal pürüz?
EYT’lilerle ilgili düzenleme sonrası mevzuyu Meclis gündemine taşımada çekilen zorluk?
Herhalde bunlar ve daha kacı seçime gidilirken iktidarı zorlayan hususlar olarak sayılabilir; fakat daha kıymetli bir gelişme güya iktidarı hepsinden daha fazla zorluyor gibi…
Reklam
Ne o?
Sinan Ateş suikastı…
Ülkü Ocakları’nda başkanlık yapmış, MHP genel sekreterinin 10 yıldan uzun müddetle Meclis danışmanlığını üstlenmiş bir isim olan Doç. Sinan Ateş, bir suikast timi tarafından, Ankara’da güpegündüz infaz edildi.
Olayın çabucak akabinde reaksiyon vermesi beklenen MHP ve Ülkü Ocakları bir müddet sessiz kaldı; suskunluğun işe yaramadığı anlaşılınca yapılan açıklama ise tatmin edici olmaktan uzaktı.
Konu, iktidarın büyük ortağı AK Parti ile küçük ortak MHP’nin ortasını açma istidadı da taşıyor.
Bütün tersine gayretlere karşın suikastın kolay kolay unutulmayacağı, unutturulmayacağı da ortada.
İktidarın bu suikast yüzünden önemli yara alabileceği, bunun da oy kaybına yol açabileceği, iktidara yakın medyanın çaresizliğinden de kendini muhakkak ediyor.
CHP, iktidarı işte bu güç durumdan kurtaracak formulü kendi eliyle devreye sokmayı becerdi.
Sosyal medya üzerinden muhalif kimi isimlere yönelik taarruzlarla ilgili argümanlar dünden itibaren gündemi değiştiriverdi.
İktidar CHP’den gelen bu yeni açıklamalardan sonra derin bir ‘oh’ çekmiş olmalı.
Hele bu yeni olay biraz daha sürdürülsün, Sinan Ateş suikastı o sayede gündem dışı kalsın diye, bu argümanları köpürtmede CHP’ye yeni bilgi ve evraklarla yardım bile edebilir iktidar.
‘Ebabil’ ismiyle toplumsal medyada örgütlenmiş bir küme varmış… O küme, amaç seçtiği şahısları ve kurumları karalamak için uğraş göstermekteymiş. Birebir anda sekiz bin hesaptan birebir tabirlerle taarruzda bulunuyormuş bu küme. Kümesi örgütleyen kişi içişleri bakanı ile irtibatlı biriymiş. Onun müşaviri unvanını kullanıyormuş lakin yaptığı danışmanlıkmış… O kişi bu bağı sayesinde iktidar tarafından ihalelerle mükafatlandırılıyormuş…
İddiaları gündeme taşıyan CHP sözcüsü, elinde tablolarla, bu ‘büyük olayı’ ballandıra ballandıra anlatmakta.
İyi de bu anlatılanlarda şaşılacak ne var?
Daha evvel ‘Pelikan’ ismini taşıyan bir kümenin varlığı ortaya çıkartılmamış mıydı? O küme daha direkt operasyonel bir örgütlenme görüntüsündeydi ve emsal savlar o vakit da ortaya atılıp tartışılmıştı.
Sonuç?
‘Ebabil’ ile karşılaştırıldığında çok daha ciddiye alınması gereken ‘Pelikan’ grubu, üstelik AK Parti içerisinde başbakanı yerinden etme operasyonu bile gerçekleştirmişti.
Kamuoyu bunları biliyor.
Bilinenlere yeni bir şey katıyor mu son açıklamalar?
Gördüğüm kadarıyla hayır.
Eminim, şu anda toplumsal medyada birebir maksadı taşımak üzere örgütlenmiş ‘Ebabil’ çeşidi çok sayıda öteki kümeler da vardır.
Seçime gidilirken, Türkiye’de sandıktan nasıl bir iktidar çıkmasının kendileri açısından daha yeterli olacağını hesap edip o denli bir sonuç çıkmasına yardımcı olmak üzere yurt dışında oluşturulmuş kümeler bulunması da pekala mümkün.
Rusya’nin Trump’ın kazandığı ABD seçimlerini etkilemeye çalıştığı biliniyor.
Almanya, Danimarka, hatta İtalya seçimlerini de etkilemede Rusya’nın parmağı olduğu tez edilmişti.
Türkiye’yi göz gerisi ediyor mudur Rusya?
ABD’nin ve Türkiye ile hesabı bulunan diğer ülkelerin -İran’ın?- benzeri gayretlerden uzak durduğunu mu sanmalıyız?
Peki, CHP’nin toplumsal medya konusunu hiç önemsemediğini mi düşünmeliyiz?
Hadi canım…
Ortaya atılan argümanları küçümsediğim sanılmasın; hayır, elbette bütün partiler insanların iradelerinin yanlış oluşmasına yol açacak toplumsal medya manipülasyonları konusunda uyanık olmalı, karşı önlemler de kesinlikle alınmalı.
Devletin ihalelerle desteklediği toplumsal medya manipülatörlerine elbette göz açtırılmamalı.
Sinan Ateş suikastının unutturulmasına yol açmaması koşuluyla ama…
Adeta suçüstü yakalanmış bir suikastı, ülkenin son 50 yılında siyaseti etkilemiş öteki cinayetler ve suikastları da aydınlatabilecek bir örnek olay olarak kıymetlendirme fırsatı ele geçmişken, onun unutulmasını sağlayacak daha hafif savlarla kamuoyunu meşgul etmemek kaidesiyle ama…
Belki AK Parti bile, kendine özel sebeplerle, Sinan Ateş suikastının unutulmasını istemiyor olabilir.
CHP’nin zamanlama olarak neden bu türlü bir şey yaptığı benim için tam bir muamma.
Belki anlayan vardır.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.