Geçtiğimiz günlerde 22 aksiyon planının kamuoyuyla paylaşılmasını tamamlayan DEVA Partisi, Ankara Atatürk Spor Salonu’nda “DEVA Türkiye’si” aktifliği düzenledi.
Binlerce insan salona sığmayınca Genel Lider Ali Babacan evvel salonun dışındaki kalabalığa seslendi. Aktiflikte genel lider yardımcılarının hazırladığı görüntülerle hareket planlarını tanıtıldı. DEVA Partisi Genel Lider Ali Babacan, partisinin logosu olan damla formunda kurulan kürsüden seslendi.
Konuşmasına Tac Mahal’in kıssasıyla başlayan Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“SADECE ŞAH CİHAN’IN DEĞİL, ERDOĞAN’IN DA HİKAYESİ”
*Babür İmparatoru Şah Cihan, çok sevdiği eşi Mümtaz Mahal’i kaybetmiş. Eşinin mezarının olduğu yere hoş bir türbe yaptırmak istemiş. En güzel mimarları getirtmiş. Minareler kubbeler yükseldikçe, yapının azameti belirmeye başladıkça, Şah mest olmuş, kendinden geçmiş.
*Bu koskoca anıtın uğruna yapıldığı mezar ise küçücük kalmış. Şah, bu anıtı ne için yaptırdığını unutacak kadar kendini kaybetmiş. Yapı gitgide büyümüş fakat Şah bir türlü tatmin olmuyor.
*Mezarın üstüne daha fazla sütun, daha büyük bahçeler yaptırmış. Şah’ın içine sinmeyen, ahengi bozan bir şey varmış. Bir gün bu kubbelerden birinin üstüne çıkıp aşağı hakikat bakmış…
*Uğruna heybetli bina inşa ettiği eşinin küçücük kalmış mezarını görmüş. Heyecanla ‘İşte buldum’ demiş. ‘Ahengi bozan şey bu. Atın bunu buradan’. Rivayet odur ki, mezarı kaldırtmak istemiş. İşte bu aslında yalnızca Şah Cihan’ın değil, Erdoğan’ın da öyküsü.
“BİRLİKTE YOLA ÇIKTIĞIMIZ ERDOĞAN KELAMINDAN DÖNDÜ”
*2001’de birlikte yola çıktığımız Recep Tayyip Erdoğan kelamından döndü. Şah Cihan üzere, külliyenin doruğuna çıktı ve ‘Yıkın bunu’ diyerek, kendisini oraya taşıyan demokrasiye gözünü dikmeye başladı.
*Aynı Mümtaz Mahal’in mezarı üzere. Artık Erdoğan için demokrasi, o harmoniyi bozan küçük bir detaydı zira. Adalet, ortak akıl, istişare, çoğulculuk hepsi; o harmoniyi bozan küçük detaylardı. Kendisine oy veren milyonlarca seçmenle bir arada yola ne için çıktığını unuttu. Ben bu kıssayı kabul etmiyorum.
*Biz yola çıkarken ulaşmak için çabaladığımız özgürlüklerden, ileri demokrasiden, kozmik hukuk bedellerine olan sadakatten, çoğulculuktan, katılımcılıktan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. O ne yaptı? Hak ve özgürlükleri ezdi geçti.
“34 YAŞINDA BİR GENÇ OLARAK SİYASETE GİRDİM”
*Siyasete adım attığım birinci günden itibaren, lisana kolay, 7825 gün oldu. 34 yaşında, ülkesinin yarınlarını keder eden bir genç olarak siyasete girdim. AK Parti’nin kurucu üyesi olarak siyasete birinci adımımı attım.
*En genç bakan bendim. Ekonominin tüm yükünü, evvelki hükûmetlerin yıllarca biriktirdiği o ağır yükü üstlendim. Hazine Bakanlığıyla beraber Avrupa Birliği Başmüzakerecisi de oldum. Gecenin 2’sinde randevu veriyorduk insanlara gündüz 2’de geliyorlardı.
*‘Gece 2’de randevu mu olur?’ diyorlardı. Bu türlü çalıştık işte. Asla yalnız yürümedim. Daima bir ekibin içinde oldum. Dışişleri Bakanlığı yaptım. Doğru hedefler, hakikat isimler ve hakikat siyasetlerle ülkemizin prestijini ve gücünü artıran bir diplomasi grubunun başında oldum.
*Her şeyi özgürce tartışıp istişare edebildiğimiz bir hükûmetle ülkemize tarihi bir periyot yaşattık.
*İki büyük krizi, 2002 ve 2009 krizlerini çözen grubun başındaydım. 2002’den 2013’e ulusal gelirimiz yaklaşık 3 kat arttı. 3.600 Dolardan 9.700 Dolara çıktı. Bunlar dolar enflasyonundan arındırılmış sayılar.
*Biz ayrıldıktan sonra ise ulusal gelir neredeyse yarı yarıya düştü. 9.700 Dolardan indi 5.800 Dolara. Birisi de çıkmış, ‘Ben imza atmasaydım yapamazdın’ diyor. Ben de diyorum ki, ‘Hikmet imzadaysa, at bir imza da enflasyonu bir düşür bakalım’.
*Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; duy, anla. Dürüst ve ehil takımlar olmazsa olmaz. Kararları istişareyle almazsan olmaz. Onun için olmuyor. Olmayacak da.
“ASKERİ VESAYETİ DE YOK ETTİK EKONOMİK DARBOĞAZI DA”
*O periyotlarda emekliler maaşından artırdığında tatile giderdi, öğrenciler KYK burslarıyla Avrupa tipi yapardı. Kafelerde restoranlarda yemek yemek sıradanlaşmıştı. Başmüzakereci olarak, Avrupa Birliği istikametinde rekor müddette ıslahatlar yapan grubun sessizce uyumunu yaptım.
*İnsan haklarında atılım yapıyorduk. Özgürlükleri büyütüyorduk. Daima bir arada ‘Avrupa Avrupa duy sesimizi, işte bu Türkiye’nin ayak sesleri’ diyorduk. O yıllarda milletin kederi neydi, biliyor musunuz?
*‘Avrupa Birliği’ne gireceğiz lakin kokoreç yiyebilecek miyiz?’ diye soruyorlardı. O devirde Türkiye arbedelerin modülü olmadı. Ancak devletler ortası, milletler ortası arabuluculuk yapıyordu. Askeri vesayeti de yok ettik, ekonomik darboğazı da.
*Hatasıyla sevabıyla tam 14 sene, yalnızca halkımız için çalıştım. Türkiye’nin o hoş günlerine baktığımda, muvaffakiyetin bir modülü olmak hayatım boyunca benim için bir onur olacak.
“HER ŞEY BİR YÜZÜKLE BAŞLADI, KÜLLİYEYLE BİTECEK”
*Keçiören’deki mütevazı konutundan taşındı, devasa bir külliye inşa etti. Ben artık orada duramazdım, durmadım. Ve istifa ettim. Pek çok sağduyu sahibi arkadaşlarımız da birebirini yaptı. Her şey bir yüzükle başladı, korkarım, külliyeyle de bitecek.
“AKP’NİN KURULUŞ ÜLKÜLERİNDEN AYRILAN ERDOĞAN OLDU”
*Zamanında AK Parti’yi başarılı yapan prensip ve kıymetlerden biz hiç ayrılmadık. AK Parti’nin kuruluş ülkülerinden ayrılan Erdoğan oldu. Bu gidişata uymayan ne varsa gözden çıkarmaya hazır. Yıkıp geçiyor, ezip geçiyor. KHK’larla milyonları canından bezdiriyor. Kanser hastası çocuğu anne babasıyla görüştürmüyor ya. Bu adalet midir?”
*Son periyotta her yerde tıpkı kelimeyi duyuyorum. Konya’da iki çay bir kekin hesabını yapan genç kardeşimden, Diyarbakır’da gün sonu raporuna bakan esnaf arkadaşımdan, Bağcılar’da sabahın karanlığında okula giden liseli öğrenciden, apartmanın posta kutusunda istiflenmiş faturalarda, kendi ismini arayan babadan daima birebir kelimeyi duyuyorum.
*Mutlu bir hayatı olsun diye yavrusunu uzak kentlere okumak için göndermiş anneden, gece geç vakitte işten çıkıp meskenine yalnız yürüyen bayanlardan, Yazdığı haberdeki sözleri dikkatle seçen gazeteci dostlarımdan, inancından ötürü faize bulaşmamak için birikimini altına, dövize yatırmış hacı amcamdan, nakliye kamyonunu bekleyen çiftçiden, pazarda filesini dolduramayan emekliden, Muhalefete de iktidara da oy vermiş herkesten birebir kelimeyi duyuyorum. O söz ne biliyor musunuz? Endişe!
“ENDİŞEYE MAHAL YOK”
*İnsanlar hayatından, sevdiklerinin hayatından telaş duyuyor. Beşerler ülkesinden, siyasetten telaş duyuyor. Evet herkes kaygılı. Telaşlı öğrenciler. Telaşlı bayanlar. Telaşlı Kürtler, telaşlı Aleviler.
*Endişeli gençler, anneler, babalar. Telaşlı muhafazakârlar, telaşlı sekülerler. Her birini çok düzgün anlıyor, o duyguyu tam şuramda hissediyorum. Ama buradan, Ankara’nın ortasından sesimin ulaşabileceği herkese seslenmek istiyorum. Büyüklerim, arkadaşlarım, kardeşlerim; tasaya mahal yok!
*Bu iktidarın hoyrat siyasetlerinden, yaptığı haksızlıklardan, hayat üsluplarına yaptığı baskıdan, fakirliği mecburi istikamet haline getiren icraatlarından, eğitimi hallaç pamuğuna çevirip çocukların yarınlarını mahvetmesinden telaş etmeyin.
*Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir vatandaşının eşit ve onurlu vatandaş olmasına sağlayana dek; biz buradayız. ‘Giderlerse çocuğum işten kovulur’ diyen Esenyurt’taki Ahmet amcam! Hiç merak etme; tek bir kişi senin de ailenin de helal lokmasına göz dikemez.
*‘Giderlerse aldığımız toplumsal yardım kesilir’ diye çekinen Haymanalı Fadime teyzem! Hiç korkma. Aldığın yardım kesilmeyecek! Tam bilakis, artırımlar karşısında eriyen yardımları, insanca yaşayacak düzeylere yükselteceğiz.
*‘Üniversiteden sonra iş bulamayacağım’ diyen Sivas’taki Derya kardeşim! Biz buradayız, biz! İşsizliğin önüne geçeceğiz.
“ANADİLİ HAK, CEMEVLERİ İBADETHANEDİR”
*Kürtçe öğretmenliği okuyan, ancak senede yalnızca bir adet öğretmen ataması yapıldığı için vazifeye başlayamayan Azad kardeşim! Biraz sabır. Anadili bir hak. Atamaların önündeki fiili mahzurları kaldıracağız.
*İnancı kültürel bir aktivite olarak görülen Hüseyin kardeşim! Az kaldı. Cemevleri ibadethanedir ve bu statüye kavuşacaktır, hiç merak etme. Tekrar ediyorum: Kaygıya mahal yok.
*Genç arkadaşlarım, ‘beğenmediğiniz’ her bahiste haklısınız. Bugün hayatlarınız, çocukluk hayallerinize benzemiyorsa; beğenmeyeceksiniz.
*Beğenmek zorunda değilsiniz. Bugün yaşadıklarınız, çocukluğunuzdan daha zorsa beğenmeyeceksiniz. Biz de beğenmiyoruz. Sizinle birlikte yeni bir kıssa yazmak istiyoruz. DEVA Partisi sizin eviniz. DEVA Partisi sizin yurdunuz.
BABACAN, AKP’Lİ SEÇMENE SESLENDİ
*Vaktiyle Erdoğan’a takviye olmuş, oy vermiş dostlarım: Sizlere parmak sallayanlara aldırmayın. Siz, 28 Şubatçı Perinçek’in ve Bahçeli’nin tahribatına ortak değilsiniz. Mafyalarla kol kola yürüyenlerin kabahatlerine ortak değilsiniz.
*Ekonomiyi tarumar eden, topladıkları vergileri çıkar kümelerine peşkeş çekenlerden sorumlu değilsiniz. En kıymetlisi, mecbur değilsiniz! Bu adaletsiz siyasete, kişiliğinizi yok sayan tertibe, şahsî çıkarlara odaklanmış iktidara mecbur değilsiniz. Çıkış yolunuz hazır. Onurlu uğraşın adresi hazır.
“22 HAREKET PLANIMIZLA KARŞINIZDAYIM”
*(Türkiye’nin DEVA’sı kitabını göstererek) Bugün binlerce unsurdan oluşan 22 aksiyon planımızla karşınızdayım. Biliyorum, boş kelama karnınız tok. Yalnızca seçim periyodu kapınızı çalanlara inancınız yok.
*Fakat bugün burada Türkiye tarihinde bir birinci yaşanıyor. Birinci kez bir siyasi parti, daha seçim tarihi dahi açıklanmamışken, en ufak ayrıntısına kadar hükûmet programını açıklıyor. Hükûmet programının ayrıntılarını, uygulama takvimini açıklıyoruz.
*İlk kez bir siyasi parti, tarımdan teknolojiye, iktisattan insan haklarına, ne yapacağına dair günü gününe yapılmış bir çalışmayı seçmenlere sunuyor. Birinci kez bir muhalefet partisi, ‘İktidara gelirseniz ne yapacaksınız?’ sorusuna özgüvenli bir formda ayrıntılıca cevap veriyor.
*Biz bu ülkeyi yönetmeye hazırız. Bugün burada, bu salonu dolduran DEVA takımları Türkiye’yi yönetmeye hazır. 22 Aksiyon Planının 3 taşıyıcı sütunu var: Bir: Güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı İktisat. İki: Özgür, güçlü ve memnun bir toplum. Üç: Kaliteli kamu idaresi, saygın ülke. Özetin özeti bu. Emek veren, aklıyla fikriyle yanımıza koşan herkese çok teşekkür ediyorum. Çok net tez ediyorum: Cumhuriyet tarihinde böylesine hazır bir siyasi program olmadı.”
“TÜRKİYE’NİN 6 AYDA GEÇİRDİĞİ DÖNÜŞÜME İNANAMAYACAKSINIZ”
*22 hareket planımızı birebir anda uygulamaya koyduğumuz gün, Türkiye’nin 6 ayda geçirdiği dönüşüme inanamayacaksınız. Birinci 90 dakikada; nefes borumuzu açacağız. Derin bir özgürlük nefesi alacağız. Birinci 6 ayda ekonomik kriz iklimini ortadan kaldıracağız. İkinci yılımız bitmeden enflasyonu tek haneye indireceğiz.”
*Solcusundan, sağcısına; ulusalcısından, liberaline; sosyalistinden, muhafazakarına; Türkünden, Kürtüne; Sünnisinden, Alevisine; inananından, inanmayanına; ‘Bunlar bir ortaya gelmez’ dedikleri kim varsa; biz, daima birlikte, hukuk için, adalet için, özgürlük için buradayız.”
*Türkiye’nin Yeni Yüzyılına damgamızı vuracağız. Özgürlük damgamızı, demokrasi damgamızı, adalet damgamızı, zenginlik damgamızı vuracağız! Oylar DEVA olsun, Kazanan Türkiye olsun! Damga damlaya, oylar DEVA’ya diyoruz!