HATAY – 6 Şubat zelzelesinin akabinde yine mesken ve işyeri üretiminin sürdüğü Hatay’da çabucak hemen her mahallenin bir beton santrali var. Hatay’ın Antakya ilçesi, Kuruyer mahallesinde taş ocakları ve beton santrallerine dair yapılan mahalle toplantısında, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere geçim kaynaklarının ziyan gördüğü vurgulanarak birçok çiftçinin işsiz kaldığı, işsiz kalanlarında taş ocağında sürücülük yaptığına dikkat çekildi.
Toplantıya, Antakya Etraf Muhafaza Derneği Lideri Nilgün Karasu, Doktor Ali Kanatlı da katıldı.
MAHALLEDE 11 TAŞ OCAĞI, 9 BETON SANTRALİ VAR
Kuruyer mahallesi her ne kadar Antakya ilçesine bağlı olsa da Altınözü’ne daha yakın bir noktada yer alıyor. Mahallede 11 taş ocağı ve 9 tane de beton santrali faaliyette. Mahalleye yakın bir bölgede moloz döküm alanı ve çöp döküm alanı var. Mahallelinin geçim kaynağı ise zeytin, tarım ve hayvancılık. Bölgede yer alan 800 dönüm mera taş ocakları tarafından alındı. Zeytinlikler, tarım alanları da taş ve beton santrallerinden gelen tozdan ötürü randımanı düştüğünü söyleyen Kuruyer Mahalle Muhtarı Yusuf Çoban, “Depremden evvel mahallede 2 bin küçükbaş hayvan bakılıyordu artık 200’e düştü. Mera alanlarımıza beton santrali yapıldı. Mahallemde hayvancılıkla ilgili 60 işletme vardı artık 20 tane ya var yok. Hepsi kapattı işletmeleri, hayvanları sattı” dedi.
İŞSİZ KALANLAR TAŞ OCAĞINA SÜRÜCÜ OLDU
Kuruyer mahallesi tuzlu yoğurt, incir, üzüm ve süt eserleriyle ünlü. Tarihi Uzun Çarşı ve Antakya’daki birçok dükkân ve işletmeye süt eserleri sağlayan mahallenin taş ocaklarıyla yok olduğunu belirten Muhtar Çoban, geçim kaynakları olan hayvancılık ve tarımın bitme noktasına geldiği için köyde işsiz kalan birçok çiftinin taş ocaklarında sürücülük yapmaya başladığının altını çizerek şöyle konuştu:
“Bunlara karşın yaşamaya çalışıyoruz bu mahallede. Çok güç durumdayız. Mera alanlarımızı korumak istiyoruz, biz tekrar bu mahallede hayvancılık yapmak istiyoruz. Ben bu mahallede küçükbaş hayvan besleyip, tuzlu yoğurt yapabileyim ki Cumhuriyet Caddesinde yapılacak olan meskenlere tuzlu yoğurt verebileyim. Ben bu mahallede inekleri sağıp süt ve çökelek yapabileyim ki Uzun Çarşı’da Hasan amca, Hüseyin amca çökelek satabilsin. Bizler Antakya’yı besleyen insanlarız. Bizleri bitirirseniz ileride ithal getirirsiniz.”
ÇEVRE DERNEĞİ BAŞKANI: HATAY İÇİN İKİNCİ DEPREM
Toplantıda konuşan Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, Hatay’da insanların yalnızca ömür alanlarının gasp edilmediğini, geçim kaynaklarının da gasp edildiğini vurguladı.
Toz ve içindeki kimyasalların başta insan olmak üzere tüm canlıların sıhhatini tehdit ettiğini belirten Karasu, zeytin, incir, üzüm hayvancılık üzere ömrü ve geçim kaynaklarını tehdit eden taş ocakları, beton santrallerinin Hatay için ikinci bir sarsıntı manasına geldiğinin altını çizdi.
Taş ocağı ve beton santralinin olduğu her yerde üst teneffüs yolları, astım üzere hastalıklarda artış olduğunu belirten Karasu, “Toz ve içindeki asbest, silika, kurşun üzere kimyasallar Hataylıların sıhhatini tehdit ediyor. Bir öbür mevzu da taş ocaklarında yapılan dinamitle patlatmalar. Hatay’da yaşayan beşerler zelzelenin travmasını hala atlatamadı, taş ocağında yapılan her patlatmada tekrar sarsıntı olmuş üzere tıpkı ana geri dönüyoruz. Beton santralleri ve taş ocakları hayat alanlarından uzakta olmalı” diye konuştu.